Anlıyor Ama Konuşamıyoruz?
İlkokul, ortaokul ve lisede toplam 1296 saat İngilizce dersi almamıza rağmen neden bu dili iyi konuşan ülkeler sıralamasında sonlardayız? Bizce en önemli sorun Türkiye’deki eğitim sistemi. İngilizce öğretilirken dilin kendisi değil sadece kuralları öğretiliyor. Dilin dört temel becerisi var; yazma, konuşma, dinleme ve okuma. Dilde yazılı ve sözlü iletişim kurabilmek zorundasınız. Ama bir öğrenciye sürekli olarak dilin kuralları öğretiliyor ama uygulamalı bir eğitim verilmiyorsa konuşma evresine geçilemez. Öğrenci İngilizce kelimeleri ve yapıları bilir fakat kullanamaz. Kısacası her şeyi anlar fakat konuşamaz.
KARNESİNDE İNGLİZCESİ 100 OLAN ALİ YURT DIŞINA ÇIKACAK AMA KORKUYOR!
- Havaalanında güvenliğin sorduğu sorulara nasıl cevap veririm?
- Restoranda yanlış gelen siparişi nasıl değiştiririm?
- Kasiyere kredi kartına taksit var mı nasıl sorarım?
- Kuaföre istediğim saç stilini nasıl tarif ederim?
- Otelde resepsiyonistle nasıl iletişim kurarım?
- Doktora hastalığımı nasıl anlatırım?
- Kütüphanede nasıl kitap kiralarım?
- Yabancı arkadaşlarıma Türkiye tarihini nasıl anlatırım?
- Ülkemin kültürünü, yemeklerini yabancılara nasıl tanıtırım?
Kaygılarının sebepleri
Ali’nin bu kaygılarının sebebi öğretmen merkezli ve ezberci öğretim yaklaşımıdır. Ali öğretmenleri tarafından hep takdir edilmiş, ödevlerini eksiksiz yapmış ve sınavlarına çok çalışmıştır. Fakat Ali derslerde hiç uygulamalı bir İngilizce eğitimi almamıştır. İngilizceye maruz bırakılmamıştır. Ali dilin kurallarını öğrenmiş, kitabındaki kelimeleri ezberlemiş fakat edinme gerçekleşmemiştir. Gerçek öğrenme ancak düşünme ve anlamayla gerçekleşir. Anlaşılan şey unutulmaz çünkü hafızanın değil, zekânın bir parçası haline gelir. Öğrenci sadece sınavlarda başarılı olmakla kalmaz gerekli durumlarda gerekli şekilde dili kullanabilen kişi haline gelir.
DİLE KARŞI GELİŞEN OLUMSUZ TUTUM SONUCU SIK DUYULANLAR
- Hocam anlamıyoruz Türkçe anlatın.
- Okul dışında kullanmadığım bir dili neden öğreneyim?
- Hocam bu konu sınavda çıkacak mı?
- Haftalık 10 saat İngilizce dersinden oluşan programımızın amacı konuşma, yazma, dinleme ve yazma olmak üzere dört ayrı dil becerisine de hitap ederek öğrencilerimize İngilizceyi özgüvenli bir şekilde kullandırabilmektir.
- Anlıyorum ama konuşamıyorum.
- Filmi Türkçe izleyelim anlamıyorum.
- Bu konuyu daha öğrenmedik hocam.
- İngilizce konuşmayı Türkiye’de öğrenemem.
- Kelimenin anlamını biliyordum, unuttum.
ANLIYOR AMA KONUŞAMIYORUZ ?
Dil asla gramer kitaplarındaki boşlukları doldurarak, yanlış şıkları eleyip doğru şıkkı bulmaya
çalışarak, kelime ezberi yaparak öğrenilmez. Piyasadaki kitapların çoğunda gramer açıklamaları, boşluk doldurma egzersizleri ve okuma parçaları gibi bölümler yer alıyor. Bu kitapların içinde kendimizi kaybedersek asla dilin aslında bir iletişim aracı olduğu gerçeğini göremeyiz. Dilin kurallarını bilir ama asla uygulayamayacak bir kişi haline geliriz.
Gramer kitapları açıp bilinçli bir şekilde gramer öğrenmeye çalışıyoruz. Hiç bir doğallığı
olmayan konuşma derslerinde de bu bilinçli şekilde öğrendiğimiz gramer bilgilerini bilinçli olarak aklımıza getirip cümleler kurmaya çalışıyoruz. Tam söze girecekken aklımıza doğru zaman yapısını getirmeye çalışıyoruz. Beynimiz öyle zorluyoruz ki kendimizi adeta çok zor bir fizik problemi çözüyor gibi hissediyoruz.
İngilizce, İngilizceye maruz kalarak öğrenilir.
Konuşmanın temel kuralı dinlemek ve İngilizceye maruz kalmaktır. Anadilimizde ben acıktım
demeyi nasıl öğrendiğimizi düşünelim. Kimse bize bu cümlenin öğelerini ve zamanını öğretmedi. Ama anne karnından beri duyduğumuz şeyleri kaydettik ve bilinçsiz bir öğrenme ortamında ağzımızdan bu cümle çıkıverdi. Eğer etrafımızdaki herkes İngilizce konuşuyor, haberleri yabancı sitelerden takip ediyorsak, dinlediğimiz şarkılar ve izlediğimiz filmler İngilizce ise ya da elimizin altında meraklı olduğumuz konulara dair dergiler ve kitaplar varsa, İngilizceye maruz kalmışız demektir.
Tabi ki bir süre yurt dışında yaşamak ya da okumak İngilizceye maruz kalmak için en iyi çözüm fakat şart değil. Gittiğiniz dil kursu da bunu sağlayabilir. Dil kursu sizlere sadece iki zil arasına sıkışmış dersler sunmuyor ise ama sanki yurt dışına çıkmışçasına bir ortam sunuyorsa ve size günlük hayatınızda da İngilizce öğrenmeye dair ne yapmanız veya ne yapmamanız gerektiği konusunda rehberlik ediyorsa Türkiye’de de İngilizceye maruz kalabilirsiniz. Sosyalleşerek, eğlenerek, tartışarak, yaşayarak doğal bir akışta İngilizceyi farkında olmadan öğrenebileceğiniz bir kurs bulduğunuz zaman İngilizceye maruz kaldınız demektir.
Hayır. Matematik bir derstir ve formüllerden ibarettir. Ama yabancı dil öğrenirken formüllere
takılıp kalırsak dilin bir iletişim aracı olduğunu unuturuz ve dili edinemeyiz.
Uzun yıllar ağır gramer derslerine maruz kalıyor ve bilinçli olarak gramer çalışıyoruz.
İngilizcenin yapısını anlamaya çalışmak yerine kurallarını öğrenmeye çalışıyoruz. Bazı yanlış uygulanan konuşma dersi denilen yapay konuşma ortamlarında ise bu gramer bilgilerinin ağır tesiri altında konuşmaya çalışıyoruz. İlk önce kuralı hatırlamaya çalışıp sonra cümleyi kuruyoruz. İngilizce haber, dergi veya kitap okumuyoruz, radyo dinlemiyoruz veya film izlemiyoruz. İngilizceye duyarak ve yaşayarak maruz kalacağımız bir ortam bulamıyoruz ve yaratamıyoruz.
Hayır. Önemli olan dil öğrenmeye başlarken ki izlenen sıradır. Eğer dil öğreniminin başlarında
asıl amaç gramer kurallarını öğrenmeye dönerse asla konuşamayız. Doğal bir öğrenme sürecinin ardından gramer kuralları da öğrenilir ise konuşmamız mükemmel bir hale gelir. Anadilimizi düşünelim. Okula gitmeden ve dilin kurallarını kimse bize öğretmeden önce akıcı bir şekilde konuşmaya başladık. Doğal öğrenme sırasında akabinde öğrendiğimiz gramer bilgileri de bilinçaltımıza yerleşti ve konuşurken kendiliğinden bilinçaltımızdan çıkıp cümlelerimizin içine yerleştiler. Biz de anadilimizi konuşurken hangi zamanı kullansam diye düşünmüyoruz. O halde İngilizce öğreniminin başlarında karmaşık gramer bilgisini doğru bulmuyoruz.